Sınavlara nasıl bakmalı? Nasıl Çalışmalı?

Birazcık sınavlar hakkımdaki düşüncemden bahsedeceğim bu yazımda. Hayatımız boyunca Allah azze ve celle tarafından sürekli imtihan edildiğimizi ve her daim ümit var olmamız gerektiğini hatırlatayım. Kısa bir süreliğine imtihan ayetlerinden biriyle baş başa bırakayım siz değerli okurumu:

Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele! (Bakara – 155)

Kısa bir tefekkür ve müjde sonrası gelelim şu okul sınavlarına. Sınavsız bir sistem söz konusu değil hayatta sınav demek öğrenilmiş ilmin tescillenmesi demek. Beşikten mezara kadar öğreniyorsak sınav olacağız ve olmalıyız. Sınava girmiyorsanız ya öğrenmiyorsunuzdur yada tescilletmiyorsunuzdur.

Peki ya giriyorsak: bir şeyler biliyor olmamız gerekiyor. Ya canım sıkıldı birde şu sınava gireyim değil şunu biliyorum ve seviyemi tescillemek istiyorum.

Sınav varsa sorular var demektir yazılı, sözlü, duygusal veya faliyetsel ve cevapları da yazılı, sözlü, duygusal veya faliyetsel olacaktır. Odaklanılması gereken sınavın kim tarafından,  nerede, ne zaman ve hangi türde (yazılı, sözlü) yapıldığı değilde sınavın kapsamıdır.  Kapsama bakarsınız, kendinize bakarsınız zaten sonuç üç aşağı beş yukarı bellidir.

Burada asıl değerli olan konu beşikten mezara olan öğrenmedir. Siz bir konuyu sadece belli şartlar altında öğrendiyseniz o şartların dışında o bilginiz neredeyse* bir hiçtir. Sınavı yapanlar ilminizi ölçmek istediği için durum özel şartları olabildiğince az olan (veya çıkmış sorulardan farlı özel durumları olan) sorular soracaktır.

Çıkmış soruları öğrenerek geçmiş bir hayat, dersin sadece sınavda çıkacak konusuna çalışmış bir öğrenci, ah ne yazık… boşa geçmiş seneler.

Zararın neresinden dönersek kardır. Durun ve hayat resminden uzaklaşın ve büyük resmi anlamaya çalışın. Bu güne kadar resmin nerelerini tamamlamışsınız ve eksikler nerede görmeye çalışın.

Hiç mi özel koşullu öğrenmeyeceğiz derseniz?: evet hiç. Öğrenme genel olmalıdır zaten soruların ve problemlerin çoğu özel şartlar altında oluşur. Sorun çözerken durum özel (spesifik) bilgiler öğrenmiş olacaksınız hayatta ama hedef hep genele hakimiyet sağlamak olmalı.

Sınava nasıl çalışmalı (?)

Bunun cevabı basit: ilmi, hafife almadan sistematik bir şekilde tahsil etmeli insan. Rotasını çizmeli rehberini aramalı (iyi bir insan veya iyi bir kaynak), bulmalı ve öğrenmeye başlamalı.

Peki nelere çalışayım ? (yine kötü bir soru) :

Konuyu biraz çalışın, etrafında dolanın, ondan sonra nelerin önemli oluğunu ve problemlerin irdelenmesi için gereken noktaların neler olduğunu kendiniz çıkarta bileceksiniz /bilmelisiniz.

Bir örnek vereyim: 3,5 veya10 yıl boyunca XXX(KPSS,YGS,ALES, DGS) gibi bir sınava çalışmış bir öğrenci neden sonuc elde edemez? Çünkü planları hep kısa vadelidir ve büyük resmi görememiştir.

Birde sihirli değnek hala icat edilmedi. Hala arıyorum bulursam sizede yazarım 🙂

*: becerebilen benzetimi kullanır yürüye biliyorsa yürür.

TARİH BOYU EZAN

Görmesin mi Abdullah rüyasında Cibrîli!
Oku demişti ona heybet ile Tekbîri
Gelmişti arkasından peşpeşe şehadetler
Eylemişti beraber ezanları talîmi

Kalkarak yatağından, heyecanla uyanıp
İstemişti anlatmak, bir bir Rasüle varıp
İniyordu göklerden yağmur gibi rahmetler
Bekliyordu ezanı Rasül Rabbe yakarıp

Duyunca sahabeler, o güzel öğretiyi
Kutladılar birlikte o kutlu getiriyi
Ne yalan söyleyelim gördük bizde dediler
Öğrendik Cebrailden inci gibi diziyi

Bilal okumuştu ilk, en güzel sada ile
Gelirdi lâl olanlar onun nutkundan dile
Dillenirdi çağrının namesinden bülbüller
Kulak vereyen ona, çekerdi bin bir çile

Ezan oldu yıllarca müslümanlara şiar
Onun susturulması insanlığa olur ar
Susturmayı denedi ara sıra zalimler
Hepsi pişman, zelîl, perişan oldular

Çalıştı yıllarca hem de çabaladı atan
Tebliğ etti cihana İslamı, ta en baştan
İnsanlar bölük bölük davete katıldılar
Okundu ezanlar hûb âvâz ile Davuttan

Uyan artık ey Mümin atanın yeri bomboş
Duruyor musun, çan asmış mabedine Yanoş
Gönüllerden kopup cûşa gelsin çağlayanlar
Kıtaları dolaşsın cihanı kaplasın koş

Okunmasa sökülür gök kubbenin hilâli
Oluverir bir anda baykuşların haremi
Hürriyetin sembolü ezanlı minareler
Gök kubbenin direği, minarenin alemi

HB

Yanıyorduk Kardeşim – Şiir

01.07.2014- Gazze Bombardımanı

01.07.2014- Gazze Bombardımanı

Yanıyordu seni, beni ısıtmak için
Yanıyordu bir şey;  senin için, benim için
Yanıyordu tabi ki Allah (c.c.) rızası için

Sadece yanmıyordu yakıyordu aslında
Kömür, yok yok petroldü sanki
Belki yürekti: senin ki, benim ki

Evet evet bu özeldi
Yakıyordu kendini
Sadece ısıtmak içindi seni, beni

Neredeydi harbi?
Suriye’de yok yok Filistin’di sanki
Yanıyorduk kardeşim dünyada harbi…

Abdullah Salih BAYRAKTAR

Bu şiir 01.07.2014 tarihinde Bombalanan Gazze için yazılmıştır. Biliyoruz ki ölmek mümin için son değil, kutlu bir başlangıçtır.